Hayat, bir çarkın dişlileri gibi dönüp duruyor. Herkesin gözü, o çarkın merkezindeki parlak sikkede. Sanki bütün mutluluk, bütün başarı, o metal parçasına sıkıştırılmış gibi. Evet, para gerekli, hayatın akışını sağlayan bir yağ gibi. Ama her şey para için mi yapılmalı? İnsan, sadece akan bir nehirdeki çakıl taşı mı?
Bazıları, azıcık para gördü mü, sanki dünyanın sahibi kesiliyor. Burnundan kıl aldırmıyor, kibirden ayakları yere basmıyor. Oysa unutuyorlar ki, para gelip geçici. Bugün var, yarın yok. Asıl değerli olan, insanın içindeki cevher.
Kolay kazanılmıyor başarı, alın teri dökülüyor, uykusuz geceler geçiriliyor. Ama bazıları, sanki her şey onlara altın tepside sunulmuş gibi davranıyor. Emeğe saygı duymuyor, çabayı küçümsüyorlar.
Unutmayalım ki, hayat sadece maddiyattan ibaret değil. Sevgi, dostluk, saygı... Bunlar parayla satın alınamaz. İnsan, sadece cebindeki parayla değil, yüreğindeki zenginlikle ölçülür.
Para hırsı gözümüzü kör etmesin. Gerçek değerleri unutmayalım. Kendi çapımızda mutlu olmayı bilelim. Çünkü paranın satın alamayacağı şeyler var, ve onlar, hayatın asıl anlamını oluşturuyor.
Not: Kısa ve net bir cümle kuralım konu hakkında. "Her nefis ölümü tadacaktır."