Koskoca 60 gün..!
Çoğu zaman şehir olarak yalnız kaldığımız, kendimizi ve Malatya’mızı uğradığımız haksızlıklardan korumak, sesimizi yetkili mercilere duyurmak için çırpındığımız 60 gün.
Bizler bu süreçte sosyal medyadan, basın yayından gayret ederken ne yazık ki STKLARDAN, siyasetçilerimizden ve sanatçılarımızdan gereken desteği bulamadık.
Neler görmedik ki..!
Enkaz başında selfi yapan ünlüler, enkaz gezerken gülen siyasetçiler, depremzedelerin küçük bir kısmını bir süre misafir edince görevinin tamam olduğunu düşünen yerel STKLAR.
Ama bir gurup var ki onlar müstesna.
Önceden de yazmıştım o gurup MALATYA ÜLKÜ OCAKLARININ BOZKURTLARI ve BAŞKANLARI TURGAY ŞENGÖNÜL.
Hani bir Kerkük Türküsünde diyor ya
“”Men sana reyhan demem, yaprak döker dal olur.
Billah ben sana sultan demem tahttan düşen ezlolur
Men sana Begim derem, Begler daim Beg olur..!””
Hah tam da öyle işte.
Başlarında Beg bildikleri Turgay Başkanla beraber canlarını dişlerine taktılar. Begliğin iyi günde değil “Deprem günü Malatya’ya yağan kar kadar karanlık günlerde” olduğunu gösterdiler.
Uç Begi Turgay Şengönül ve BOZKURTLARI depremin ilk anından şu güne kadar yerlerini terk etmedi. “”Ya birlikte OLURUZ ya birlikte ÖLÜRÜZ” şiarı ile yola çıkan bu ADSIZLAR hala gayret edip çalışıyor.
Neler mi yaptılar..?
İlk günden bu güne tam 22 TIR malzemeyi hiçbir resmi kurumdan destek almadan, kendi imkanları ile ev ev, aile aile depremzedelere ulaştırdılar. Battaniyeler, ısıtıcılar, sobalar, hijyen malzemeleri, yatak, yorgan, giyecek... En önemli sorunlardan birisi olan SU probleminin aşılması için üstün gayretler gösterirken, yakacak ihtiyacı için sırtlarında odun kömür taşıdılar. Sınava girecek Malatyalı gençleri tespit edip kitap, kırtasiyeyi evlerine kadar elleriyle taşıdılar. Kara, çamura bata çıka ilçelere kadar ulaşıp, dardayım diyen kim varsa el atıp, omuz verdiler.
ÜLKÜ OCAKLARI olarak çadır kent kurup, TÜRK BAYRAĞINI göndere çekip, o kent içerisinde ki yaşlı ve hastaların sağlık durumlarını takip edip, ilaç temin ettiler.
Turgay Şengönül Başkanımın sayfasına girerseniz göreceksiniz sadece bu kadar değil, genç kardeşlerimiz, ÜLKÜDAŞLARIMIZ spor, tiyatro etkinlikleri düzenleyip, çadır kentlerde çocuklara yönelik çalışmalar yaptılar.
“İman varsa imkan vardır” düsturunu benimseyip, çadır kentte Sabah Namazı kıldırarak, gönülleri Allah’a yöneltmeye çalıştılar.
Şimdi sıkı durun… Bütün bunların yanında mübarek Ramazan Ayı girdiğinden şu güne kadar başlattıkları Ramazan Kolisi hizmeti ile 3.000 den fazla aileye gıda ve içecek desteğinde bulundular. Ki depremin ilk gününden bu güne kadar 10.000 (Onbin) koli erzak dağıtımı gerçekleştirdiler.
Bütün bunlar yapılıdı da ne mi oldu..?
Kurt Sancaklı BOZKURTLAR bizim, Malatya’mızın yüzakı oldu. Sadece bizim göz aydınlığımız mı, hayır elbette. Gönüllere girdiler. Kale zapt etmekten çok daha zor olan kalpleri fethettiler…
Gelip birkaç gün poz verip kaybolan ünüler türküde olduğu gibi “Yaprak döküp dal” oldular. Kendini sultan gören siyasetçiler yarın öbür gün “Tahtan düşüp ez olurlar.” Ama Turgay Şengönül ve BOZKURTLARI, ÜLKÜ OCAKLARI BEG OLDULAR.” Çünkü onlar Begliğin dar zamanın marifeti olduğunu bildiler.
Allah senden ve yanında ki Bozkurtlarından razı olsun Turgay Başkanım.
Malatya ve Malatyalı yaptıklarınızı, Ülkücü tavrınızı hiç unutmayacak.