Düzenlenen basın toplantısına Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan Yardımcısı Ali Atakan, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Muteber Osmanpaşaoğlu ve Deniz Can, Malatya Mimarlar Odası’ndan Osman Coşkun ve Ecem Akbulut, Ankara Malatyalılar Derneği’nden Atilla Özdemir, Ankara Hekimhanlılar Derneği Başkanı Vahap Uzunoğlu ve 2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan Melek Güneş katıldı.
54 gönüllü mimarın katıldığı proje, uluslararası destekle hayata geçirilecek Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, yeni yaşam ünitelerinin projelerine ilişkin bilgi verdi.
Candan, Kahramanmaraş merkezli, 10 ilde büyük yıkıma yol açan depremin üzerinden 32 gün geçtiğini hatırlatarak, şunları söyledi: “Depremzedelerin bu süre içinde hala ihtiyaçları giderilmedi. Sağlıklı geçici barınma üniteleri tam anlamıyla hayata geçirilemedi. Çadır ve konteyner öncelikli geçici barınma üniteleri yapılmaya başlandı ama bunlar kalıcı konutlar yapılana kadarki süreçte insanların barınacakları yerler değil. Devletin aynı zamanda da kalıcı barınmaya kadar geçen süreci de koordine etmesi gerekiyor. Kalıcı konutlar üzerinden çok fazla ihale yapılıyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi afetlerde ve depremler çalışma deneyimi olan bir oda, 1999 depreminde Bremen Halk İnisiyatifi ve Halkevleri Vakfıyla koordine etmişti. Van’da zorunlu göçe tabi tutulan insanlar için uluslararası ortamlara dahi sunulan ve tartışılan Van Göç Evleri bir modeldi. Bu modelleri hayata geçirerek aslında yeni bir yapım, katılım ve inşa süreci koordine ettik. Bu deprem sürecinde de bize gelen bütün yardım isteme taleplerine kolektif bakış açısıyla çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bugün size tanıtacağımız proje, Malatya’da bir alanda planlandı. Uluslararası bir vakıf finanse etmek istiyor. Muhtemelen üretimi de yurtdışında yapılıp burada montajı yapılacak. Altyapısını yerel yönetimler koordine edecek. Bizden çok kısa zamanda bir proje üretmemizi istedikleri için biz hızlıca Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak üyelerimize çağrı yaptık. Kolektif geçici barınma üniteleri tasarlayalım ve bir örnek model haline gelsin diye düşündük. Çağrımıza 54 kişi cevap verdi. Burada bir çalıştay yapıldı ve iki gün içerisinde ana konsept belirlendi. Çalıştaya katılanların yüzde 90’ı kadındı. 54 kişinin 49’u kadındı. Bu kadınların duyarlılığını da ortaya koydu. Bize verilen arazi 140 bin metrekare. Biz, insanların 1, 2 yıl içerisinde yaşayacakları bir yaşam alanları ve hayata dönüşleri olsun istedik. İnsanlar kalıcı konutlarına geçtiklerinde bir sosyal ve kültürel tesis olarak kalsın diye düşündük. Daha sonra bu üniteler bir yaşlı bakım ünitesi ve yurt olabilir. Projeler bittikten sonra bizim de geçici değil kalıcı da olabilir diye tartıştığımız oldu.”
Candan, “Malatya kır kent ilişkisi yoğun olan bir yer. Geçimini büyük bir kısmını kayısıdan sağlayan kışın kentte yazın köyde olan yaşam tarzı olduğu için biraz daha sosyal ve toplumsal mekanlar tasarladık. Bunlar avlulu birimler haline getirildi. Her birimde 4, 5 ünite var. Bunların kendi içinde avluları, terasları, banyoları var. Aynı zamanda burası bir yaşam alanı olacağı için sadece barınma üzerinden gidilmedi. Kreşinden eğitim birimine, idaresinden, küçük ölçekli ticaret birimine ve atölye çalışmalarına, yemekhanesine, toplu çamaşırhanesine kadar düşünülen hatta arazinin el verdiği şekilde kurulacak güneş enerji santralleri de olan bir yaşam ünitesi tasarlandı. Biz bunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak burada bir ömür geçmez, insanların 1-2 yıl oturabilecekleri mutlu olacakları bir yer olsun istedik. Burada görev alan tüm meslektaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum.” Proje maliyeti 70 milyon Candan, proje maliyetlerine ilişkin bilgi de verdi.
Candan, “Lego gibi düşünün en fazla 6 kişilik dedik ama bir ünite daha eklenirse 8 kişilik olarak ta çözülebilir. Bir uygulama projesi değil, onun altını çizmek lazım tabi ki detaylarını çözmek gerekecek, yurtdışındaki ilişkide olduğumuz kesim mekanik detaylarını da çözecek. Biz bunu Türkiye’de üretmeye çalışırsak, 4-5 ailenin bir avlulu birimin maliyeti bize 500 bin liraya mal olacak. Bu ne demek 22 kişinin kalabileceği bir yer 500 bin liraya mal olabilecek, içine eşyaları da koyduğumuzda toplamda,4-5 ailenin bir avlulu birimin maliyeti 600 bin olacak. Bu 2 bin kişinin yaşayacağı 97 tane avlulu birimin olduğu bir alan, İçindeki eşyaları, sosyal tesisleriyle birlikte 70 milyona mal oluyor. Bugün iktidar çok büyük ihaleler veriyor. iktidar 2-3 ay içerisinde çok hızlıca inşa edilebileceğini ifade ediyor. Biz geçici olarak tanımladık ama farklı şekillerde kullanabilecek 100 yıl kalabilecek bir modül ve sadece 70 milyon liraya mal ediliyor.”
TOGO’dan elde edilen haksız kazançla, 70 ünite yapılıp 140 bin kişi barındırılabilir diyen Candan, sözlerine şöyle devam etti: “TOGO ikiz kulelerinin bir kalem oynatma ve iki plan değişikliğiyle maliyet olarak elde ettiği haksız kazanç 5 milyar lira, sadece TOGO’da kazanılan 5, milyar lirayla bunun gibi 70 ünite yapılabiliyor yani 140 bin kişi barınabiliyor. Bunların maliyetine ilişkin belki bir örnek olabilir. Biz bunu uluslararası bir vakıfla çözeceğiz. Onlar finansını sağlayacak ve orada inşasını yapacaklar. Yerel yönetim de altyapısını koordine edecek. Bunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Katılımcı bir süreçle elde edilmiş ekonomik, insanların kendisini mutlu hissedebileceği, sadece konteynıra ve çadıra gidip yatabileceği değil, aslında verandasında karşıdaki yakınını ve komşusunu görebileceği bir alan. Bu alan içerisinde yeniden hayata tutunmalarını istedik. Önümüzdeki günlerde Malatya’ya da gideceğiz, orada insanlarla bu projeyi tartışma fırsatımız olmasını ve bir katılımcı süreci tanımlamak istiyoruz. İnsanlar çadırda yaşamaktan da bıktı, hayata yeniden tutunmaları gerekiyor. Antep’te Mimarlar Odası’nın yürüttüğü bir çalışma var orda artık toplu yemek dağıtma sürecinden, herkese ocak ve tüp götürerek herkesin yemek pişirme sürecine geçtiler. Sosyal hizmet uzmanları da insanların acilen kendi ihtiyaçlarını kendilerinin karşılayacağı koşulların üretilmesi gerektiğini ifade ediyor.”
Kalıcı konutlar bilimsel bilginin ışığında veriler toplandıktan sonra yapılmalı diyen Candan, şunları kaydetti: “Meslek örgütleri, kalıcı konutlar için hızlı davranılmaması, bilimsel bilginin ışığında veriler toplandıktan sonra kalıcı konutlar sürecinin yapılması gerektiğini ifade etmesine rağmen, iktidar TOKİ üzerinden bölgelerin kendi özgünlüğünü ortadan kaldırarak, bir yatakhane yapma sürecine girdi. Bunun doğru olmadığının altını çizmek istiyoruz. İktidarın doğrudan kalıcı konutlara yönelmesi bilimsel değil doğru değil. Orada hala fay hareketleri var sürekli depremler ve artçılar oluyor. Üstelikte bölgede analiz yapılması gerekiyor. 1 yılı bitirmek zaten mümkün değil. Deprem bölgelerinde 400 bin 500 bin konut ihtiyacından bahsediliyor. Mart ayında yapılanlara bakıyorsunuz dörtte biri bile değil. Kalıcı konut üretme süreci 2-3 yıl sürür. Bu süre zarfında da geçici barınma ünitelerinin tasarlanması gerekir ama iktidar beton yaklaşımıyla her yeri tokileştirme üzerine gidiyor. Tek tip plan yapıyor bölge unsurlarını dikkate almıyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, Malatya’da ilk uygulamasını göreceğimiz, yerinde denetimlerini yapacağımız, birlikte sorumluluk üstlenebileceğimiz, kontrollerini de yapacağımız bir sürecin de önünü açmış olduk. Umarım bu proje hayata geçer ve örnek olur.” Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu ise, “Umarım proje en kısa zamanda hayata geçer. İnsanlar kaybettikleri anılarının yerine yeni anılarını koyabilirler ve mutlu hissederler. Daha sonra uzun süre yaşayacakları evlerine geçerler. Atölye çalışması karınca yuvası gibiydi, meslektaşlarımız sonrasında da çalışmalara devam ettiler. Projeyi 10 gün içinde tamamladılar. Bizler de koordine ettik, başarılı bir sonuç çıktığını düşünüyorum.” Malatya Mimarlar Odası'ndan ve Malatya Dernekleri’nden katılan temsilciler ise, proje için Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne ve projeye katkı sunan herkese teşekkür etti. Temsilciler, bölgedeki yaşam koşullarına dikkat çekerek projenin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.