YATAN ÖLÜ SERVETİN ÜLKE EKONOMİSİNE KAZANDIRILMASI ÖNEMLİDİR
Safir yatağının tescilinde olduğu gibi Malatya-Doğanşehir bölgesindeki yakut yatağını da Prof. Dr. Hatipoğlu ve MTA Doğa Tarihi Müze ekibi yaptı. Özellikle yeni bulunan safir taşıyla ilgili dünyaya duyurmak için bilimsel makaleler hazırladıklarını belirten Hatipoğlu,
Belki daha saydamları çıkacaktır. Bunların ekonomik değeri çok daha fazladır. Ülkemizde maalesef yatırımcı ile bu işi bilenler arasında bir organizasyon bozukluğu vardır. Bu yüzden bu ekonomik servet dışarıya çıkamıyor. Biz şuan Ankara Kalkınma Ajansı (ANKA) için bir proje hazırladık. Bu Ankara Çubuk agat taşından havan ve havan eli yapımı üzerinedir. Bu proje ajans tarafından Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisine verildi. Ankara Çubuk agat taşları şu an atıl durmaktadır ve bölgedeki agat taşı rezervi yaklaşık 3 milyon tondur. Bu taşın da tonu 5-6 bin dolardır. Bu taşın ana kaynağı bir Brezilya birde Türkiye'dir. Biz bu taşlardan oyulan havan ve havan ellerini yurt dışından ithal ediyoruz. Arzu ediyoruz ki, bunu üretebilecek Çubuk bölgesinde fabrika kurulsun ve üretime geçsin. Yatan ölü servetin ülke ekonomisine kazandırılması için güzel bir organizasyona ihtiyaç var
şeklinde konuştu.
Safirin keşfedildiğini ve çıkartılmayı beklediğini dile getiren Prof. Dr. Hatipoğlu şöyle devam etti:
Ülkemizde keşfedildi. Çıkartılmayı bekliyor. Keşfini yaptık Milas-Yatağan bölgesinde. Şimdi bu yatakları, talan şeklinde değil de bilinçli yatırımcılarla bunu değerlendirmemiz gerekiyor. Hem bu hem de Malatya Doğanşehir Bölgesi’nde yakut var bunun için söylüyorum. Bizzat inceliyorum görüyorum. Tek bir lokalite değil. Burada bulunabilecek. Tabi tek bir yatak olarak düşünmeyin. Bunu birkaç bölgesi var. Yani Yatağan tarafında var. Muğla Milas tarafında var. Biraz daha Kavaklıdere tarafında var. Aşağı yukarı burada tabi tam bir jeolojik çalışma yapmadık ama biz bilim adamları buradaki jeolojik oluşumu göz önüne aldığımızda yaklaşık bir 300-500 ton çıkabilecek biz safir oluşumundan söz edilebilir. Tabi bunlar hemen alınacak değil. Belli bir miktarda. Çünkü bir madde çok miktarda olursa değeri düşer. Bugün bir süs taşı madeni için aşağı yukarı 3 - 5 milyon dolar yatırım yapabilecek insanlara ihtiyaç var.
Süs taşı madenciliği yatırımlarının kolaylaştırılmasını isteyen Hatipoğlu şunları söyledi:
Tabii, burada en büyük yanlışlardan biri de bunun ‘süs taşı madenciliği kanununda’ diğer endüstriyel mineraller gibi düşünülmesi. Devlet hakkı mesela çok oluyor. Bu ekonomik olmuyor. İşleticiler burada çok zarara uğruyorlar. Yani bunu biz çok söyledik. Bu süs taşı madenciliğini diğer mesela öbür madenler gibi devlet buluculuk hakkı olsun veyahut da diğer işletme ruhsatlarındaki harçlar vs. o kadar pahalıya geliyor ki. Bu sefer işletmeciler bu madeni yürütemiyor. Orada bir düzenleme yaparsa devlet bu konuda çok güzel bir ülkemizin patlaması olur.
DÜNYAYA DUYURACAĞIZ...
Safir madeninin bulunuşunun yazacağı bilimsel makale ile dünyaya duyurulacağını belirten Hatipoğlu şu bilgileri verdi:
Zaten jeolojik olarak biliyorduk. Bu diaspor alüminyum hidroksit, safir de alüminyum oksittir. Burasının oluşumunda yer vardı ve özellikle birkaç yerde lokaliteleri vardı. Ama Kocagülle kardeşler diyelim üçü onların dağları dolaşıyorlar. Duyumlar var. Köylülerden geliyor onlarda gidiyor lokaliteyi gördüler. Bununla ilgili bende gittim gördüm. Video çekimlerim var. En azından varlığını duyurmak Dünya gemoloji literatüründe ülkemizin de bu alana girmesi yazılması lazım. Mesela aynısı karşıda Yunan adasında var. Onlar mesela diyorlar bugün giriyorsunuz yayınlamışlar. İşte ‘Yunanistan’da yunan adasında safir var’. Ama aynı alanın bizde genişi var. Bunları yazıyorum. Bilimsel makale ile ilgili çalışmalarım devam ediyor. İngilizce olarak yayınlanacak ondan sonra Dünya’ya duyurmuş olacağız.
Yaptıkları keşif sırasında safire rastladıklarını belirten Sedat Kocagülle ise
Biz Sedat, Şükrü ve Hurşit Kocagülle kardeşler olarak yaklaşık olarak bundan 10 sene önce süs taşlarına karşı çok büyük bir ilgi duyduk. Bu konuda ülkemizin her köşesini karış karış dolaşarak ülkemizde taşları ve gizli cevherleri ortaya çıkardık. Bunun için gerçekten çok fazla yer dolaştık. Muğla bölgesinde ‘safir' taşının olduğunu ortaya çıkararak bunun yayınını iki sene önce yaptık. Orada bulduğumuz 'safir' taşını Prof. Dr. Murat Hatipoğlu'na test ettirdik. Bu taşı artık ülkemizin envanterine şu an sokmak üzeredir. Bu kadar ciddi bir konunun bu kadar geç kalınması bizim için ciddi bir kayıp aslında. Bizim çalışmalarımız ve gezilerimiz büyük bir yoğunlukta devam ediyor. Hatta biz bu taşları bularak kendimiz kesmeye başladık. Taş kesme ve parlatma işini hiç kimseden öğrenemedik. Biz bunu gece-gündüz çalışarak bu taşı keserek parlatacağız diye inat ettik ve başardık. Bizim amatörce başlayan hareketlerimiz büyük işlere sebep olacak
ifadelerini kullandı.
SAFİR TAŞININ EKONOMİK BOYUTU 20 DOLAR İLE BİN DOLAR ARASINDA DEĞİŞEBİLİR
Süs taşı ustası Sedat Kocakülle birçok taşı ortaya çıkardıklarını söyleyerek,
Önceki günlerde Muğla'nın Milas bölgesinde zımpara yatağı bulundu diye bir haber yayınlandı. Aslında şöyle bir durum var. Muğla Milas bölgesinde ilk defa 'safir' olduğunu Prof. Dr. Murat Hatipoğlu ile paylaştık. Kendisi de 'safir' olduğunu onayladı. Muğla Yatağan bölgesinde safir, diaspor kristalleri, gibi birçok değerli taşlar çıkıyor. Hatta Dünya'nın en kaliteli akuamarini Türkiye'de çıkıyor desem abartılı olmaz. Muğla Yatağan'da zımpara bölgesi olan yere o gözle bakmadık, Safir var. Araştırma yapılması lazım. Bizler Kocagülle kardeşler olarak gerçekten de ülkemizde taşları ortaya çıkardık. Daha çıkaracağız. Türkiye'nin süs taşları inanın dünya borsasında çok büyük bir konuma gelecek noktadadır. Safir taşının ekonomik boyutu karatı 20 dolar ile bin dolar arasında değişebilir. Safirin berraklığına, şeffaflığına, saydamlığına göre değişir. Önemli olan bu taşın Türkiye'de olmasıdır
açıklamasında bulundu.